İşitme kaybı; tüm insanlarda meydana gelebilecek ve hayatın tüm alanlarında etkisini gösterebilecek bir sağlık problemidir. İşitme kaybı doğuştan meydana gelebilen bir problem olmasının yanında, doğumdan hemen sonra ya da yetişkinlik döneminde de meydana gelebilmektedir.
Çocuklarda meydana gelen işitme kaybı, yetişkinlerde meydana gelen işitme kayıplarına oranla daha önemli ve üzerinde durulması gereken bir durumdur. Bunun nedeni, beynimizin bebeklikten itibaren öğrendiği bilgiler ve sağladığı gelişimle ömrümüzü tamamladığımız gerçeğidir.
Çocuklar için, işitme ve konuşma yeteneği, öğrenme, oyun oynama ve sosyal yeteneklerin gelişiminde temel bir araçtır.
İşitme kaybı, işitsel duyarlılığın ve / veya konuşmanın anlaşılabilirliğini azalmasının sonucudur.
İşitme kaybının gelişmekte olan bir çocuk üzerindeki etkisi yetişkinlikte meydana gelen işitme kaybının etkilerinden oldukça farklıdır. Çocuklar, duygularını çevrelerindeki dünyayı öğrenmek için kullanırlar ve iletişim becerilerini geliştirirler.
Çocuklar duyduğu sesleri taklit ederek iletişim kurmayı öğrenirler.
Eğer işitme kayıpları olursa;
- Dil ve konuşma gelişiminde ve iletişim becerilerinin yeteneğinde gecikme
- Öğrenme zorluğu ve akademik olarak başarısızlık,
- Sosyal izolasyon ve özgüvende zayıflık görülebilir.
İşitme kaybının etkisi kesinlikle küçümsenmemelidir. Neredeyse tüm işitme kayıplarının, lisan öğrenimi ve akademik gelişim üzerinde olumsuz etkisi vardır ve ne yazık ki, daha ileri işitme kaybı daha ciddi etkilenme anlamına gelmektedir. İşitme kaybının derecesi arttıkça konuşmaya olan etkisi artar ve konuşmanın anlaşılabilirliği azalır. İleri seviye işitme kayıplarında konuşma kendiliğinden öğrenilemez. Bununla birlikte, çok hafif iletim tipi işitme kaybı veya tek taraflı işitme kaybı olan çocuklarda bile iletişim ve akademik problemlerin olduğu ispatlanmıştır ( Northern ve Downs, 1984; Bess, Klee ve 1996; Davis, Elfeinbein, Schum ve Bentler, 1986; Davis, 1990; Rosenfeld ve Madell, 1996)
Erken tanı, erken cihazlandırma ve erken bir şekilde eğitim programına başlayarak çocuğun işitmesine, dil ve konuşma gelişimine maksimum bir şekilde yardımcı olur.
Çocuklarda İşitme Kaybı Nedenleri
Çocuklarda işitme kaybını konjenital(doğumsal) ve sonradan kazanılan olarak 2 ana başlıkta ele almak gerekir. Konjenital işitme kayıpları gebelik sürecinde gerçekleşen ya da doğum sırasında oluşan kayıpları içerirken, sonradan kazanılan işitme kayıpları doğumunda sağlıklı olan bir bireyde sonradan meydana gelen işitme kayıplarını içermektedir.
Konjenital (Doğumsal) işitme kayıplarında, henüz anne karnında iken işitme kaybı meydana gelmiş olabilir ya da doğum sırasında ve doğumun hemen sonrasında oluşan bazı durumlardan dolayı işitme kaybı meydana gelebilir. Doğumsal nedenlerle meydana gelen işitme kayıpları yüksek oranda iç kulağı etkileyen ve sensörinöral / mikst tip işitme kaybı bulguları gösteren kayıplardır.
Konjenital (Doğumsal) İşitme Kaybı Nedenleri;
- Hamilelik sırasında geçirilen bazı hastalıklar
- Hamilelik sırasında ototoksisite / kullanılan bazı ilaçlar
- Genetikten gelen işitme kaybı
- Sendromik bazı hastalıkların sonucu olarak
- Doğum esnasındaki bazı komplikasyonlar
- Doğum sırasında oluşabilen enfeksiyonlar
- Gebelikteki anatomik / fizyolojik gelişim geriliği
- Doğuştan olan beyin ve sinir sistemi rahatsızlıkları
- Erken doğum
- Gebelikte alkol / uyuşturucu kullanımı
- Doğumda oksijensiz kalma
- Doğum sonrası oluşan sarılık
- Atrezi ya da stenoz gibi dış kulak problemleri
Sonradan meydana gelen işitme kayıpları ise, gebelik süreci ve doğum sırası / sonrasında herhangi bir işitme kaybı olmayan bireylerde daha sonradan ortaya çıkan işitme kayıplarını kapsar. Burada dikkat edilmesi gereken şey, sağlıklı doğan ve işitme kaybı olmayan bireylerin dahi ilerleyen dönemde birçok çeşitli sebepten kaynaklı olarak işitme kaybı yaşayabileceğidir.
Çocuklarda sonradan kazanılan işitme kayıplarını ele alacak olursak; doğumsal işitme kayıplı bebeklerin tanısı doğumdan sonraki 72 saat içerisinde gerçekleştirilen yenidoğan işitme taramaları sonucunda konulabilir ve hızlıca tedavi / rehabilitasyon süreçleri başlatılabilir. Ancak çocuklarda sonradan kazanılan işitme kayıplarında durumu farkedebilmek adına en büyük görev ebeveynlere düşmektedir. Geçirilen bir rahatsızlık ya da travma sonucunda meydana gelebilecek işitme kaybı, çocuğun gelişimsel süreci ve hareketleri göz önünde bulundurularak fark edilmeli ve ilgili testler gerçekleştirilerek tanının konulması sağlanmalıdır.
Sonradan Kazanılan İşitme Kaybı Nedenleri;
- Menenjit, kabakulak ve kızamık gibi hastalıklar
- Yeterli tedavi edilemeyen orta kulak enfeksiyonları
- Kulak zarının delinmesi ya da tamamen harabiyeti
- Ani ya da uzun süreli gürültülere maruz kalmak
- Kulak ya da beyin bölgesini etkileyen travmalar (Kaza, darbe vb.)
- Ototoksisite etkisi oluşturacak bazı ilaçların kullanımı
- Dış ve orta kulakta oluşabilecek problemler
Çocuklarda İşitme Kaybı Belirtileri
Çocuklardaki işitme kayıplarını bebeklik ve çocukluk dönemi olarak 2 ayrı evrede değerlendirmek, gözlemlenebilecek işitme kaybı belirtileri için faydalı olacaktır. Bebeklik döneminde işitme kaybının belirtileri yalnızca ebeveynlerin gözlemleyebileceği durumlardan oluşurken çocukluk döneminde çocuğun kendisi de duymadığını belirtebilir.
İşitme kaybının doğuştan olması ya da sonradan kazanılması işitme kaybının belirtilerini de farklı şekilde etkilemektedir. Örneğin doğuştan kayıplarda işitme kaybının derecesine de bağlı olarak seslere karşı hiç tepkinin olmadığı gözlemlenebilirken, sonradan kazanılan işitme kayıplarında bazı seslere ya da bazı şiddetteki seslere karşı tepkisizlik görülebilir. Çocuklarda işitme kayı belirtilerine örnek olarak ise;
- Bebeklik döneminde gelen yüksek seslere karşı herhangi bir tepki, irkilme ya da korku olmaması
- Çocuğun kulakta ağrı ve tıkanıklık yaşaması,
- Sese verilen tepkide azalma ya da seslere hiç tepki verilmemesi,
- Huzursuzluk ve sinir hali,
- Harflerin veya kelimelerin telaffuzunda meydana gelen sorunlar,
- Çok sık dikkat dağınıklığı,
- Belirli sesleri duymakta ve seslerin yönünü tayin etmekte güçlük,
- Gürültülü ortamlarda konuşulanları anlamakta güçlük çekme,
- Yüksek şiddetteki seslere iyi yanıt verirken normal seviyedeki seslere yanıt vermeme,
- Televizyon, radyo ve bilgisayarın gereğinden fazla yüksek sesle veya çok yakından dinlenmesi,
- Dil ve konuşma becerilerinde yaşanan aksamalar,
- Konuşmanın yüksek şiddetli veya çok kısık olması,
- Konuşmada ritim, ton ve vurgu bozuklukları,
- Grup içinde çekingen davranma, kendini dışlanmış hissetme,
- Okuma ve okul başarısında sorunların görülmesi.
Çocuklar İşitme Kaybı Tanısı Nasıl Konulur?
İşitme kaybının doğuştan meydana gelme sıklığı canlı doğumlarda 1000’de 4-8 oranında görülmektedir. İşitme kaybı ile doğan çocuklarda erken tanı ve müdahale hayati önem taşımaktadır çünkü; işitmede kritik evre ilk 4 yaş olarak belirtilmektedir. Ömrümüz boyunca duyacağımız ve algılayacağımız sesler beynimiz tarafından ilk 4 yaşta öğrenilir, ömrün geri kalanında ise bu kritik evrede öğrenilmiş temel bilgiler kullanılarak işitme ve algılama gerçekleştirilir. Bu kritik evre boyunca sesleri hiç duymamış çocuk, sonrasında duymaya başlasa bile santral bölgede(beyinde) doğru işlemleme gerçekleştirilemeyecek ve işitme / algılama doğru şekilde sağlanamayacaktır.
Kritik evredeki işitme kayıplarının tanılanarak gerekli tedavi / rehabilitasyon uygulamalarının hayata geçirilmesindeki hayati önem sonucunda ülkemizde 2004 yılından itibaren ‘Ulusal İşitme Tarama Yasası’ faaliyete geçirilmiştir. Buna göre canlı doğumların hepsinde ilk 72 saat içerisinde mücbir haller dışında işitme testi yapılması zorunlu hale gelmiştir. Yapılan işitme testi sonucunda problem görülmeyen durumlarda ‘testi geçti’ sonucu verilir ve doğan bebeğin işitme kayıplı olmadığı düşünülür. Ancak olası işitme kaybı durumlarında ya da anne karnındaki sıvının bebeğin kulağında kalması gibi durumlarda ‘testten kaldı’ sonucu verilir ve 15 gün sonrasında test tekrarı yapılır. Yapılan 2. testte de işitme kaybından şüphelenilmesi üzerine ileri tetkikler gerçekleştirilir ve en geç 3 ay içerisinde bebeğin işitme kaybının türü ve derecesi belirlenir. İşitme kaybının tüm detaylarıyla belirlenmesinin ardından gerekli tedavi / rehabilitasyon süreçlerine başlanılır.
Doğumsal olmayan ve sonradan meydana gelen işitme kayıplarında ise işitme kaybından şüphelenildiği durumlarda bebek / çocuk ile bir sağlık kuruluşuna başvurularak ilgili testlerin gerçekleştirilmesi sağlanır. Burada bebek / çocuğun yaşına göre ABR, Otoakustik Emisyon, Akustik İmmitansmetrik Ölçümler, Davranım Odyometrisi, Oyun Odyometrisi ya da Saf Ses Odyometrisi gibi testler kullanılarak işitme kaybının tanısı tam anlamıyla konulur.
Çocuklarda İşitme Kaybı Tedavileri
Tanılanan işitme kaybı sonucunda gerçekleştirilecek tedavi / rehabilitasyon süreçleri işitme kaybının türüne göre değişmektedir. İşitme kayıplarında tedavi edilebilen bazı kayıp türleri olmasına rağmen, birçok işitme kaybı kalıcıdır ve sesler işitme cihazı ya da koklear implant ile normal işitme seviyesine çıkartılarak duyum sağlanır. İşitme kayıplarında en sık kullanılan yöntem işitme cihazı kullanımıdır ancak tek başına çocuğun gelişimini sağlamak için yeterli değildir. İşitme cihazı / koklear implant kullanımına başlanıldığı andan itibaren seslerin doğru şekilde işitilebilmesi ve algılanabilmesi için işitsel rehabilitasyon desteği sağlanması şarttır.
İletim Tipi İşitme Kayıplarında Tedaviler;
- Çocuğun atrezik kulak ya da dış kulak yolu stenozu gibi anatomik problemleri var ise, ameliyat gerçekleştirmek için gelişimin belirli bir seviyeye gelmesi bekleneceği için kemik yolu işitme cihazı kullanımına ivedi şekilde başlanır.
- Orta kulakta sık tekrar eden ya da kronik hale gelen enfeksiyon varlığındaki işitme kayıplarında ise, tedavi sürecinin uzadığı göz önünde bulundurularak tedavi sona erinceye kadar kemik yolu işitme cihazı kullanımına başlanarak çocuğun seslerden uzak kalması engellenir.
Sensörinöral ve Mikst Tip İşitme Kayıplarında Tedaviler;
- İşitme kaybının derecesi işitme cihazı ya da koklear implant seçimini direkt olarak etkileyen birinci durumdur. Çok ileri dereceli işitme kayıplarında koklear implant mucizevi sonuçlar sunarken; hafif, orta ve ileri dereceli işitme kayıplarında işitme cihazı çocuğun hayatını yaşıtlarıyla aynı seviyede sürdürmesine ve aynı gelişim sürecine sahip olma imkânı verir.
- İç kulak gelişim bozuklukları gibi durumlarda koklear implant uygulanabilir tek yöntem haline gelirken; iç kulağın da olmadığı durumlarda beyin sapı implantı yöntemiyle sesler duyurulabilir.
Tüm bu bilgiler ışığında, işitme kaybının tanılandığı andan itibaren kalıcı olduğu ya da kısıtlı bir dönem süreceği belli olduğunda işitmeyi amplifiye edecek en uygun yöntem belirlenerek kullanımına başlanmalıdır. Si-Ser İşitme Merkezleri 25 yılı aşkın tecrübesi ve cihazlandırdığı binlerce çocuk kullanıcısından aldığı güçle işitme cihazı uygulamalarında her zaman olduğu gibi bugün ve yarın da işitme kayıplı çocuklara destek vermeye devam edecektir. Sağlıklı günler dileriz.