İşitme sorunu yaşayan her birey, diyalog ve iletişim sorunu yaşar. Kişi çevresiyle, dostlarıyla, aile bireyleriyle sınırlı iletişim içinde olur ve gün geçtikçe bu sınır daralır.
İşitmek ve anlamak, yaşamın bir parçası ve doğasıdır. Doğal olan duymaktır, doğal olmayan ise sesi duymamak ve anlamamaktır. Sorun sadece sesleri duymamak değil, sadece müzikten uzaklaşmak değil, sadece kuş sesinden mahrum kalmak değil, sadece çocuğunun sesini duymamak değil, sadece haber anlamamak değil bu ve benzeri durumları binlercesini sıralayabiliriz, ancak şunu bilmemiz lazım duymak hepsinin toplamıdır. Her birisi yaşamın bir parçasıdır. Ne dostunuzun sesinden, ne aile bireylerin sesinden ne de bir şarkı dinlemekten feragat edebiliriz. İşitme sorunu başladıktan sonra hızla büyür ve yaşamı daraltır. Sinirleri alt üst eder, yaşamı farklılaştırır, günü anlamsızlaştırır. Çünkü 5 duyu organından biri, kişi hayatta iken ölür ve bu ölüm, yaşamın büyük kısmını beraber götürür. Her organ yaşamın bir yüzünü simgeler ve yaşamın zevkini yaşatır. Duyu organı mekanizmasının zedelenmesi bu zevki de beraberinde götürür. Kişinin karakteri değişir ve farklılaşır ve giderek bozuk karaktere sahip olur. Bu karakterde agresifleşme, köşeye çekilme, erken darılma, gocunma, negatif düşünme, içe kapanmak vardır. Bu karaktere hiç kimse sahip olmak istemez. Ancak duyma sorunu olduğu halde, cihaz kullanmayanların karakterinin değişeceği ve ileride çok büyük iletişim sorunu yaşayacakları açıktır.
Sosyal bir varlık olan insan, iletişim ve diyalog ile sosyal yaşamını devam ettirebilir.