Sıradan bir günün ardından sıradan bir başka güne başlamak için gözlerinizi açtığınızda sıradan olmayan bir hisle karşılaşabilirsiniz. Elinizi yüzünüzü yıkamak, ayılmak için yaptığınız rutin işlemlerle beraber kendinizi bir ya da iki kulağınızı test ederken bulabilirsiniz.
Dinmeyen bir uğultu, beyninizde yankılanan sesler, kulağınızdan süzülen ancak bozuk sinyaller olarak algıladığınız titreşimler ve çınlamalarla birden bire işitme sorunu yaşadığınızı idrak edebilirsiniz. Öncelikle sakin olun. Ben bunların hepsini yaşadım ve tamamen iyileştim, kolları sıvadım ve hastalığın tanınması, ne yapılması gerektiği konusunda fikir sahibi olunması için bu haberi yapmaya karar verdim.
Öncelikle bu belirtileri taşıdığınızı anladığınızda elinizdeki çayı ya da kahveyi bırakın, sigara kutusunu çöpe atın ve sinirlerinizi daha da yıpratmamak için sakin olun ve elbette ki mümkün olduğunca hızlı bir şekilde bir KBB uzmanına görünün, saniyeler bile çok değerli. Şimdi sözü işin uzmanlarına bırakalım ve bu hastalığı yakından tanıyalım.
Öncelikle Özel Medipol Üniversitesi Hastanesi’nden Op. Dr. Ömer Aşkıner ile Ani İşitme Kaybı’na ilişkin yaptığımız röportaja bir bakalım.
Ani İşitme Kaybı nedir?
3 günden kısa sürede gelişen, işitme testinde(odiometri) art arda 3 frekansta 30 desibelden ( dB) fazla kayıp görülen, iç kulaktaki işitme sinirinden kaynaklanan işitme kayıplarına ani işitme kaybı diyoruz. Aslında ani işitme kaybı bir hastalık değildir, iç kulaktaki işitme sinirini etkileyen çeşitli hastalıklarda ortaya çıkan bir bulgudur.
Belirtileri nelerdir?
Tabi işitmede yaşanan kaybı en başta gelen belirtisi bununla birlikte, hastaların % 70’inde kulak çınlaması, yani tinnitus görülmekte. Bunun yanında hastalarda dengesizlik hissi, baş dönmesi, mide bulantısı, kulakta dolgunluk hissi de görülebiliyor.
Ani işitme kaybı neden olur? Hangi yaş grubunda görülür?
Bu tarz işitme kayıplarının % 90’ı idiopatik dediğimiz, nedeni araştırılmasına rağmen belirli bir nedeni bulunamayan işitme kayıplarıdır. Belirlenebilen en sık nedenler arasında ise; viral enfeksiyonlar (kızamık, kabakulak, Epstein-Barr virüs, Herpes virüs, Parainfluenza virüs, Varicella Zoster virüs, Sitomegalovirüs), damar tıkanıklığına bağlı nedenler, nörolojik nedenler ( multipl skleroz), otoimmün nedenler dediğimiz hastanın kendi hücrelerinin kendi dokularına karşı savaşmasıyla sonuçlanan hastalıklar ( Cogan sendromu, Berger hastalığı, Behçet hastalığı), kafa travması, toksik nedenler (ototoksik ilaçlar, yılan ısırması), metabolik nedenler ( diabet, dislipidemi), neoplastik nedenler (kustik schwannoma) sayılabilir. Hemen her yaş grubunda görülebilmesine rağmen 40-50 yaş arasında biraz daha fazladır.
Ani işitme kaybı yaşadığını anlayan biri hemen ne yapmalı?
Hasta muayene edilip bazı testler yapılmadan ani işitme kaybı olup olmadığı anlaşılamaz. Bunun için hızlı gelişen duyma kaybı yaşayan bir hasta, bir an önce bir kulak burun boğaz hekimine muayene olmalıdır. Hasta ‘kulak kiridir’ falan diye işitme kaybını önemsemez ve zaman geçirirse, tedavisine bir an önce başlanması gereken bir durumda geç kalmış ve tedavi şansını yitirmiş olur.
Nasıl bir tedavi yöntemi uygulanıyor?
Hastada ani işitme kaybı olduğu ortaya konduktan sonra, son 2 haftada içinde geçirilmiş üst solunum yolu enfeksiyonu olup olmadığı, diabet, hipertansiyon, kolesterol gibi tedavi gördüğü herhangi bir hastalık, travma geçirip geçirmediği ve herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadığı sorgulanır. Bunlardan birisi varsa bunlara yönelik tetkikler de istenir ve bu hastalıklara spesifik ek tedaviler başlanır. Eğer herhangi bir neden belirlenemezse idiopatik(nedeni belirlenemeyen) ani işitme kaybı denir. Nedeni belirlensin veya belirlenemesin hiç vakit kaybetmeden tedaviye başlanmalıdır.
İdiopatik ani işitme kaybı çok çeşitli tedavi yöntemi olan hastalıklardan biridir. Bunların başlıcaları halk arasında kortizon olarak bilinen kortikosteroidler, vazodilatatörler(damar genişleticiler), antiviraller, hemodilüsyon( kan akışkanlığı) sağlayan ilaçlar, hiperbarik oksijen ve kombine tedavilerdir. Burada tedavinin esas amacı iç kulaktaki kan akımını düzenlemek, inflamasyon ve hasarı baskılamak, ödemi azaltmaktır. Hekim tedavi seçeneklerinden herhangi birisini uygulayabileceği gibi, birkaçını bir arada da uygulayabilir. İlaç tedavisi yanında stres faktörlerinin ortadan kaldırılması, tuzsuz diyet, sigara, alkol ve kafein kullanımının bırakılması gibi yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesi de tedavide yardımcıdır.
Ayakta tedavi ya da yatarak tedavi kararı neye göre alınıyor?
Tedavi seçeneklerinde olduğu gibi ayaktan veya yatma konusunda da kesin çizgiler yok. Daha çok hastanın genel durumu ve ek hastalığı olup olmadığına göre karar verilmektedir. Hastalığın seyrini takipte zorlanacağımız uzaktan gelen hastalarda; diabeti, hipertansiyonu, mide şikâyeti olan, ileri yaştaki hastalarda, kortizon tedavisinin getireceği riskler göz önüne alınarak yatırılıp tedavi edilmesi gerekmektedir. Genç ve ek hastalığı olmayanlarda mutlaka yatarak tedavi gerekmez. Ancak dinlenmek ve iş stresinden uzaklaşmak önemlidir.
Hastaların iyileşme oranı nedir? Tamamen iyileşme söz konusu mu?
Ani işitme kaybı kulak burun boğazın acil hastalıklarından biridir. Hastalığın iyileşme oranını en çok etkileyen faktör tedaviye erken başlanmasıdır. Tedaviye erken başlanması o kadar önemlidir ki değil günlerin, saatlerin bile önemi vardır. İlk 48 saatte tedaviye başlanması başarı şansını çok artırmaktadır. Tam olmayan, pes sesleri tutan, tek taraflı olan, beraberinde çınlama ve dengesizlik olmayan, sistemik hastalığı olmayan genç hastada iyileşme şansı daha yüksektir. Birçok araştırmada erken tedaviyle % 85’lere varan başarı oranı bildirilmiştir. Ancak tedaviye ne kadar geç başlanırsa başarı şansı o oranda düşmektedir. İlk 2 haftada tedaviye başlanmamışsa tedavi şansı çok azdır.
Tedavi ile işitme geri gelse bile kulaktaki uğultunun ve çınlamanın geçip geçmeyeceği yönünde farklı fikirler var, uğultu geçiyor mu kalıyor mu?
İşitmenin düzelmesi gibi eşlik eden uğultu ve çınlamanın düzelmesi de erken tedaviye başlanmasına ve tedaviye başlanana kadar iç kulakta oluşan hasara bağlıdır. İç kulakta oluşan hasar tespit edilemediği için, tedaviye başlarken uğultunun geçip geçmeyeceği konusunda kesin bir şey söylemek mümkün değil.
Peki, tedavisi tamamlanan hastanın en çok sorduğu sorulardan biri ‘Ya bir daha olursa?’ sorusuna ne yanıt veriyorsunuz?
Ani işitme kaybı yaşayan bir hastanın tekrar aynı hastalığı geçirme riski çok nadirdir. Bu durumu hastalarımıza detaylı olarak anlatıyoruz ve ya ‘tekrar olursa’ korkusunu üzerilerinden atmalarına yardımcı oluyoruz. Eğer hastada korku yine de devam ederse psikiyatrik yardım alınabilir.
Tedavisi tamamlanan hasta hayatına nasıl devam etmeli? Kalabalığa karışma konusunda tereddüt yaşamalı mı?
Tedavisi tamamlanıp şikâyetleri düzelen hasta günlük hayatına güvenle dönüp işlerini yapabilir. Tabi sigara ve alkolün bırakılması, kahveyi azaltması, diabeti, hipertansiyonu, kolesterol yüksekliği varsa bunların kontrol altına alınması, stres faktörlerinin azaltılması önemli.
İşitmenin tamamı geri dönmeyen hastalar için süreç ne zamana kadar devam ediyor?
İlk bir ay sonuna kadar duyma kaybında iyileşme başlamayan hastada düzelme beklentimiz çok az maalesef. Eğer her iki kulağında işitme kaybı varsa ki bu durum çok nadirdir, bu hastalarımıza işitme cihazı öneriyoruz.
Tedavi de kullanılan kortizon için de önerileriniz var mı? Kortizon vücutta herhangi bir sorun oluşmasına neden oluyor mu? Beslenme alışkanlığı ne zamana kadar kontrol altında tutulmalı?
Her ilacın olduğu gibi kortizonun da birtakım istenmeyen etkileri var. Mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Bilinçli bir şekilde doktor kontrolünde kullanıldığında istenmeyen etkiler çok azdır. Vücuttaki başlıca etkileri kan şekerinde yükselme, vücutta su ve tuz tutulmasına bağlı ödemdir. Ödemi azaltmak için tedavi boyunca tuzsuz diyet önerilir. Diyabeti ve hipertansiyonu olan hastalar yakın gözlem altında tutulmalıdır. Hastanın işitmesi düzelip tedavisi bittikten sonra genel bir hastalığı yoksa özel diyete gerek yok. Ancak dediğim gibi sigara, alkol, kafein ve tuzlu yemeklerden sakınmak gerekiyor. Bunlar da zaten genel sağlık açısından da uyulması gereken şeyler.
Hiperbarik Oksijen tedavisi de birçok doktor tarafından medikal tedaviye destek amacıyla öneriliyor siz oksijen tedavisini bu tedavide nereye koyuyorsunuz?
Ben hastalarımda kortizon tedavisine ek olarak hiperbarik oksijen tedavisini mutlaka veriyorum. Tüm tedavi seçeneklerinde amaç iç kulaktaki kan akımını ve oksijenlenmeyi artırmak, inflamasyonu ve hasarı baskılamak, ödemi azaltmaktır. Hiperbarik oksijen de bu amaçları gerçekleştirmede yardımcı olduğuna göre imkân varsa mutlaka verilmelidir diye düşünüyorum. Burada söz konusu olan kulağın kalıcı olarak sağır kalması ise ve biz bu ek tedaviyle hastalara birazcık da olsa fazladan işitme kazandırabileceksek eğer, hastalarımızı bundan mahrum etmemeliyiz.
Op. Dr. Ömer Aşkıner ani işitme kaybını tanımamız açısından bu yanıtları verdi.
Ani işitme kaybı yaşayanların ikinci kurtarıcı tedavi olarak gördüğü ve neredeyse tüm KBB doktorlarının da önerdiği Hiperbarik Oksijen tedavisini de mercek altına almak gerek şüphesiz.
Bu alandaki sorularımızı ise beni de tedavi eden İstanbul Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uzmanı Bengüsu Mirasoğlu yanıtladı.
Hiperbarik Oksijen Tedavisi nedir?
Hiperbarik oksijen tedavisi kapalı bir ortamda deniz seviyesinden (1 atmosfer basınç) daha yüksek bir basınçta %100 oksijen soluyarak yapılan tıbbi bir tedavi yöntemidir. Tıpkı diğer tedavi yöntemleri ya da ilaçlar gibi, uygun dozu, etkileri, yan etkileri vardır. Uygulama tek kişilik ya da çok kişilik basınç odalarında yapılır. Kliniğimizde de 12 kişilik bir basınç odası vardır.
Hangi hastalıklarda kullanılan bir yöntemdir?
İlk defa vurgun tedavisi için kullanılmaya başlanan bu tedavi yöntemi şimdi, özellikle de ülkemizde en sık olarak bazı iyileşmeyen yaraların, örneğin diyabet (şeker) hastalarının yaraları, tedavisinde kullanılmaktadır. Yine ülkemizin önemli bir problemi olan soba ve şofben zehirlenmelerinde can kurtarıcı acil tedavidir. Ani işitme kayıpları ve ani görme kayıpları ile travma ile oluşan ezilme yaralanmaları acil olarak tedavi uygulanan hastalıklardır. Bunların dışında kemik ve yumuşak doku enfeksiyonları ve nekrozları, radyoterapi hasarları HBO tedavisinin kullanıldığı hastalıklardır. Tüm tedaviler Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği endikasyon listesine uygun olarak yapılmaktadır.
Ani İşitme kayıplarında Oksijen tedavisinin nasıl bir etkisi var?
HBO, ani sebebi bilinmeyen işitme kayıplarında kullanılmaktadır. Geçirilmiş viral enfeksiyonlar ya da damarsal sorunlar gibi ani işitme kaybına yol açacak birçok neden araştırılıyor, ancak halen kesin bir sebep söylenemiyor. Burada sorun tam olarak bilinmese de bizim amacımız bu bölge de oksijenlenmeyi yükseltmek ve dokuların canlılığını sürdürmesini sağlamaktır.
Hastaların bu tedavi ile iyileşme oranları nedir?
İyileşme oranları için maalesef net bir şey söylemek çok zor. Ülkemizde hasta kayıtlarının tutulması çok sağlıklı değil ne yazık ki, bu yüzden ne kadar hasta fayda görmüş, ne kadarı görmemiş, kapsamlı bir istatistik yok.
Hiperbarik Oksijen tedavisi hastalığın hangi evresinde etkili oluyor?
Hastalığın bizim etkili olabildiğimiz evresi ise kesinlikle erken evresi. Ne kadar çabuk tedaviye başlanırsa sonuçlar o kadar iyi oluyor. Bu nedenle biz ilgili branş hekimleri (kulak burun boğaz hekimleri) tarafından başlanan ilaç tedavisiyle eş zamanlı olarak HBO tedavisini başlatmak istiyoruz.
Hiperbarik Oksijen tedavisini ne zamana kadar uyguluyorsunuz?
HBO tedavisine 20 seans olarak başlıyoruz, ancak arada tedavi devam ederken işitme testi kontrolleri istiyoruz. Tam düzelme olursa seans sayısı dolmasa da tedaviyi sonlandırıyoruz. 20 seans sonunda beklenen düzeyde bir iyileşme yoksa (en az 20 DB artış) tedavi yine sonlandırılıyor. Ancak bu düzeyden daha fazla bir iyileşme gözleniyorsa tedavi devam ettiriliyor. En fazla tedavi seans sayısı ise 40.
Siz de Ani işitme Kaybını ACİL vaka olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Evet, ani işitme kaybı ne kadar çabuk tedavisi başlanırsa o kadar faydalı olduğumuz bir durum. İşitme kayıpları dışında görme kayıpları, karbonmonoksit zehirlenmeleri, vurgun, ezilme yaralanmalarında da benzer tedavi yapıyoruz. Tedavinin yapılabilmesi için mutlaka bir uzman hekimin merkezde olması, basınç odası içinde yardımcı bir hekim ya da hemşire ve operatörün olması gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir durumda kliniğimize haber ulaştığında icapçı ekibe haber veriliyor, onlar hastane dışından geliyorlar, basınç odasında gerekli hazırlıklar yapılıyor ve mümkün olduğunca çabuk tedavi başlatılıyor.
Birçok hastanede Hiperbarik Oksijen tedavisi yok, daha çok özel merkezlerde uygulanan bir yöntem ancak Çapa Tıp Fakültesi’nde oldukça sık başvurulan bir tedavi, bu kadar az yerde olmasının nedeni nedir?
Doğru çok yaygın bir tedavi değil. Çünkü sualtı hekimliği ve hiperbarik tıp uzmanı sayısı fazla değil. Ayrıca bu sistemi kurmak çok pahalı, iyi bir yatırım gerektiriyor. Yine de beş yıl önceki durumuna göre çok daha yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Sağlık Bakanlığı’nın çeşitli illere basınç odaları kurma projeleri ve mecburi hizmet kapsamında buralara uzman hekim göndermesi ile tedavi artık üç büyük şehir ile sınırlı değil.
Siz ani işitme kaybı yaşayan hastalara ne öneriyorsunuz?
Aniden işitme kaybı gelişen hastalara tabi ki hiç vakit kaybetmeden kulak burun boğaz hekimlerine başvurmalarını öneririm. Her işitme kaybı hiperbarik oksijen ile tedavi edilir gibi bir yanılgı olmaması gerekir. Uygun hastaları değerlendirmemiz için eminim KBB hekimleri bize yönlendirecektir.
Gördüğünüz gibi paniğe gerek yok, tedavisi olan bir hastalık başınıza geldi ya da gelebilir ne yapmanız gerektiğini bilmeniz yeterli.
Kaynak: https://www.cnnturk.com/2013/saglik/04/25/yeni.tehlike.ani.isitme.kaybi/705512.0/