Fonksiyonel işitme kaybı nedir?
Fonksiyonel işitme kaybı, bilinen herhangi bir işitsel patoloji olmamasına rağmen kişinin bilinçli veya bilinçsiz şekilde işitme kaybı varlığına inanması veya kendisini diğer kişilere karşı inandırmaya çalışmasına sonucu gelişen bir davranıştır. Başka bir ifade ile İşitme kaybı işitme organları üzerindeki herhangi bir bozulma veya patoloji ‘’organik’’ olarak adlandırılmakta olup, herhangi bir organik işitme kaybı tanımlanamıyorsa bu durum nonorganik işitme kaybı veya Fonksiyonel işitme kaybı olarak da adlandırılmaktadır. Fonksiyonel işitme kaybı, odyometrik tutarsızlıkların tıbbi koşullarla açıklanamadığı odyometrik sonuçlarda test içinde veya testler arasındaki tutarsızlıkların varlığı olarak da tanımlanabilir.
Fonksiyonel İşitme Kaybı Nedenleri Nelerdir?
Odyoloji kliniklerine giden her hasta yapılan testlere tam olarak koopere olamamaktadır. Bu durum hastanın test prosedürünü anlayamamasından, o gün motivasyonun düşük olmasından, fiziksel veya duygusal olarak tepki vermemesinden, bir engeli gizlemek istemesinden veya bazı pskolojik rahatsızlıklardan muzdarip olduğu için koopere olamayabilmektedir. Kooperasyon bozukluğu ile fonksiyonel işitme kayıpları birbirine çokça karıştırılmaktadır. Bu gibi durumlarda diğer işitme kaybı nedenleri elendikten sonra hastaya bu tanı konulmalıdır.
Fonksiyonel işitme kayıpları nedenleri yetişkinlerde ve çocuklarda farklı durumlarda ortaya çıkabilmektedir.
Yetişkinlerde bir dizi faktör, bazı kişileri ya var olmayan bir işitme kaybı gibi davranmaya ya da gerçek bir işitme kaybının abartmaya teşvik edebilmektedir. Bu faktörlerden birisi finansal kazanç sağlamaya yönelik maddi çıkar ilişkisidir. Kişiler kendilerinde oluşturabileceklerine inandırdıkları işitme kaybı teşhisi ile malulen emeklilik sosyal haklardan yararlanma gibi etik olmayan davranışlarda bulunmaktadır. Bunun yanında işitme kaybına bağlı alacakları raporlar ile askerden muafiyet, çalıştıkları iş yerlerinde daha rahat birimlerde çalışma düşüncesi, adli durumlarda veya trafik kazalarında mevcut durumlarını daha kötü göstermek istemelerinden dolayı yetişkin bireylerde fonksiyonel işitme kaybı tanısı konulmaktadır.
Fonsiyonel işitme kayıplı kişilerin genel özellikleri
- Kişinin gözlemlenebilen psikiyatrik bozukluğu olabilir.
- Dudak okumak için çaba göstermez.
- Duymak içinse abartılı çaba gösterirler.
- Bekleme salonunda ki davranışları tipiktir. İşitme kaybı olan kişi adının okunmasını pür dikkat dinlerken fonksiyonel işitme kaybı olanlar rahattır.
- Yüksek ses şiddetinde ve bağırarak konuşurlar.
- Karşı taraftaki kişiyi yazmaya yönlendirecek kadar dudak okumada beceriksiz davranışlar.
- Fonksiyonel işitme kayıplı bireylerin artikülasyonları son derece iyidir. Konuşmada ve sesinde değişiklik olmaz. Oysa normalde beklenen işitme kaybının derecesi arttıkça artikülasyonun da giderek bozulmasıdır.
- Ayrıntılı anamnezinde organik bir nedenin olmaması.
- Hastanın uyumsuz davranışları olur, test sonuçları da hareketleri de değişkendir.
(Odyolojide Temel Kavramlar ve Yaklaşımlar, Mehmet GÜndüz, Hayriye Karabulut, Editör, Ankara Nobel Tıp Kitabevi, Ankara, ss.279, 2015)
Çocuklarda görülen fonksiyonel işitme kayıplarının temelinde genellikle aile veya okul çevresi ile ilgi nedenlere bağlı olarak gelişen bilinçaltındaki psikolojik savunma mekanizmaları yatar. Çocuklarda genellikle eğitim ve okul başarısı ile ilgili problemler, aile içerinde meydana gelen çatışmalar ilk sıralarda yer almaktadır. İhmal ve istismar vakalarında çocuklarda fonksiyonel işitme kaybı oluşturduğu durumlarda bildirilmiştir. İşitme kayıplı bir arkadaşına gösterilen ilgiyi gören bazı çocuklarda da aynı ilginin kendi üzerlerinde de yoğunlaşması için bu tür davranışlar içerisine girmektedirler.
Çocuğun yaşamındaki bazı durumlar işitme kaybının fonsiyonel olabileceğinin göstergesi olabilir;
- Geçmişte yaşamış olduğu kulakla ilgili problemler(otitis externa/media)
- Yakın zaman yer değiştime
- Zayıf akran ilişkisi
- Yeni bir okula geçme
- Son zamanlarda okul başarısında düşme
- Anne,baba ve diğer aile üyeleriyle zayıf ilişkiler
- Ailesel yetersizlikler
- Aileye yeni bebeğin katılması
- Ailede yeni bir ölüm olayı olması
- İlgi isteği
- Anne baba boşanması
- Evlat edinilme
(Belgin, E., & Şahlı, A. S. (2015). Temel odyoloji. Baskı. Ankara, Güneş Tıp Yayınevi, ss 335-336).
Fonksiyonel İşitme Kaybı Testleri
Fonksiyonel işitme kayıplarının tanısında bir çok test metodu kullanılmaktadır. Bu testler en basit şekli ile safses odyometri testi ve konuşma odyometresi testlerinde başlayarak daha detaylı şeklinde elektrofizyolojik ölçümler diye adlandırdığımız hastanın herhangi bir cevabına bağlı kalınmadan yapılan; ABR,ASSR,Otoakustik emisyon ölçümleri, Kortikal yanıtlar başta olmak üzere bir çok test yöntemi mevcuttur. Fonksiyoel işitme kayıplı bireyler çok profesyonel olmadıkları için genellikle odyometri testinde kendilerini göstermektedir. Tecrübeli bir odyolog veya odyometrist, değişkenlik gösteren işitme eşikleri, konuşma testleri ve işitme eşiklerindeki uyumsuzluktan dolayı aklında fonksiyonel işitme kaybı kanısı uyandırmaktadır. Konunun başındada belirttiğimiz üzere teste bir nedenden dolayı koopere olmayan hasta ile fonksiyonel işitme kayıplı hastalar birbirinden iyice irdelenmelidir. Bu tür hasta gruplarının temel belirtisi;
- Farklı zamanlarda yapılan işitme testleri arasında uyumsuzluk,
- Konuşmayı alma eşiği ile safses odyometri testi arasında uyumsuzluk
- Odyometri testi sonucunun immitansmetrik testler ile uyumsuz olması
- İşitme testlerine hastanun geç cevap vermesi
- Hastada test esnasında kaygı bozukluğu ve panik hali oluşması
- Bir an önce işitme testini bitirmek istemeleri
- Birebirde konuşma uyaranlarına yanıt vermemesi
gibi durumlar fonsiyonel işitme kaybı şüphesi oluşturmaktadır.
Organik bir işitme kaybı tanıl(a)mayan hastalara Fonksiyonel işitme kayıplarında spesifik testler uygulanmaktadır.
STENGER TESTİ; Stenger testi, aynı frekanstaki iki tonun aynı anda her iki kulağa verildiğinde, sadece daha yüksek tonların algılandığı Stenger prensibine dayanmaktadır. Normal işitme: Normal işitmesi olan kişiye bir kulağa 10 dB HL ses ve diğer kulağa 40 dB HL ses verildiğinde kişi yalnızca sinyali daha güçlü duyduğu sesin yani sesin daha yüksek olduğu kulaktaki tonu fark edecektir.
Bilateral işitme kaybı: Bir kişinin her iki kulağında da 30 dB’lik bir işitme kaybı varsa, bir kulağa 40 dB HL ses ve diğer kulağa 70 dB’lik bir ses verildiğinde, kişi sinyalin daha güçlü olduğu kulaktaki sesi algılayacaktır.
Kötü kulak eşiği gerçekse, hasta cevap verecektir, çünkü kötü kulaktaki ses duyulmasa da, iyi kulaktaki ses hala duyulabilir. Bu negatif bir Stenger’dır ve işitme kaybını doğrulamaktadır. Buna karşılık, eğer kötü kulakta işitme aslında normalse ve hasta gerçeği gizliyorsa, hasta sadece kötü kulaktaki sesi duyacak ve cevap vermeyecektir. İyi kulaktaki sinyal algılanmaz, çünkü kötü kulaktaki sinyal daha güçlüdür ve daha yüksek olmaktadır. Hasta yanıt vermemeyi seçerek işitmeyi reddetmektedir. Bu pozitif bir Stenger’dır, yani kötü kulaktaki işitme, iddia edilen eşikten önemli ölçüde daha iyi bir eşiğe sahiptir.
DAF (DELAYED AUDİTORY FEEDBACK): Testi konuşma üretiminde işitsel geribildirimin rolünü incelemek için kişiye kendi sesinin gecikmeli olarak dinletilmesidir. (130-150 ms gecikme)
Lombard Test: kişiye okuması için bir metin verililir. İşitme kayıplı birey okuma yaptığı esnada kulaklarına gürültü verildiğinde o gürültüyü duymayacağı için kendi ses tonunu yükseltmez. Kişinin kendi sesinde yükselme olursa işitmesinin normal olduğu veya işitme eşiğinin üzerindeki bir seviyede olduğu anlaşılır.
STORY (HİKAYE) TEST: Hikaye testleri, tek taraflı yalancı işitme kayıplarını doğrulamak için kullanılmaya başlanmıştır. Bu testte bir hikayenin bazı bölümleri iyi kulağa, bazı bölümleri diğer kulağa dönüşümlü olarak verilir ve yine diğer bölümler eş zamanlı olarak her iki kulağa gönderilmektedir. Kötü kulağa giden sinyal, söz konusu eşiğin 10 dB altında tutulmakta ve sinyal, daha iyi olan kulağa eşiğin 10 dB üzerinde verilmektedir(Stenger testine benzer). İki kulak arasındaki sık değişimlerin amacı, hangi bilgilerin sadece kötü kulağa verildiğinin hatırlanmasını zorlaştırmaktır. Daha sonra hastadan hikayeyi hatırladığı kadarıyla anlatması istenmektedir.
Ascending–Descending (A-D) Methods: Saf ses eşik ölçümlerine hem artan hem de azalan yaklaşımın kullanılması, hızlı ve basit bir prosedür olarak uzun süredir tavsiye edilmektedir. Bu iki ölçüm arasında 10 dB’den büyük bir fark, iki eşiğin aynı olması gerektiğinden, organik olmayan bir sorun olduğunu gösterir. Bu prosedürün kişisel kullanımı, organik olmayan işitme kaybı olan hastalar için bu farkın genellikle 30 dB kadar büyük olduğunu gösterir. Bu hastalar için, yükselen yöntem genellikle azalan yaklaşımdan daha düşük (daha iyi) eşikler ortaya çıkarır.
Fonksiyonel işitme kayıplarında hastanın herhangi bir cevabına bağlı kalınmaksızın yapılan testlerde bulunmaktadır. Bu testler;
ABR: işitsel uyarılmış potansiyellerin ölçümüdür. Hasta kendi uykusunda kafatası üzerine takılan elektrotlar aracılığı ile beyin sapı yanıtları elde edilir. Beyin sapı yanıtları ile işitme eşikleri arasında korelasyon bulunmaktadır. Bu yöntem fonksiyonel işitme kayıplı bireylerin test edilmesinde sıkça kullanılmaktadır.
Otoakusitk emisyon ölçümleri; dış kulak kanalına takılan hassas bir mikrofon aracılığı ile iç kulak yapılarının sağlamlığı hakkında bilgi sağlar.
Akustik reflex ölçümleri; Davranışsal eşiklerin en az 65 db üzerinde olması beklenir. Akustik reflex eşiği beklenen eşikten 10 db daha az ise fonksiyonel işitme kaybıdan şüphelenilir.
Fonksiyonel İşitme Kaybı Tedavisi
Fonksiyonel işitme kayıplarında altta yatan organik bir faktör bulunmadığı için tedavi daha çok danışmanlık faaliyetleri ile sürdürülmektedir. Danışmanlık süreci tüm odyolojik değerlendirmelerin ardından yapılmalıdır. Kişiyi organik olmayan işitme kaybıyla danışma, doğal olarak organik işitme bozukluğu olan hastalara danışmanlık yapmaktan daha zordur. Peck (2011), organik olmayan işitme kaybının altta yatan psikososyal bir sorunun olası bir semptomu olarak görülmesi gerektiğini belirtmektedir.
Yetişkinler mali kazanç için daha çok organik olmayan işitme kaybı yaşarlarken, çocuklarda olasılığı daha düşüktür. Çocuklara odyometrik bulgulara karşın aksine işitme durumlarının normal olduğuna (eğer durum buna inanılırsa) benziyor olabilir. Ebeveynler, çocuklarının durumlarını kendi huzurlarında tartışmamalarını veya işitme kaybına eşlik edebilecekleri herhangi bir ikincil ödül vermemeleri konusunda uyarılmalıdır. İşitme uzmanı çocuğun ve / veya ebeveyni, çocuğun işitme kaybına uğradığında dikkat çekmek isteyebilecek potansiyel zorluklar veya rahatsızlıklar konusunda soru sorması gerekir. Panik ve anksiyete yaşayan çocukları okul psikoloğuna sevk edilerek araştırılmalıdır. Okul danışmanıyla yapılan istişarenin, işitme testi başarısızlığına yol açabilecek konuları tanımlamasına yardımcı olabileceği ve ardından durumu ebeveyne açıklanması gerekir; bu nedenle, çocuk ve aile birlikte bu kaygıları ele alabilir. Elde edilen destekleyici terapi rehberler, genellikle organik olmayan işitme kaybı olan çocuk için en etkili tedavi yöntemidir (Andaz, Heyworth, & Rowe, 1995). Ebeveynler, çocuklarını hilekâr değil, becerikli görmeye teşvik etmelidir. Önemli yaşam stresleri karşı karşıya kalırken bazı psikolojik destek sağlayarak çocuklar için daha iyi koşullar sağlanmalıdır (Clark, 2002).
Fonksiyonel işitme kaybı olan yetişkinlere, yanıttaki tutarsızlıklar doğru analizi engellediğinden, işitme bozukluğunun kapsamına ilişkin bir teşhisin yapılamayacağı basitçe söylenmesi gerekebilir. Peck (2011), hastalara işitme testi için gelen bazı kişilerin, test sırasında dinlemeye müdahale ediyor gibi görünen diğer endişelerle meşgul göründüğünü aktarmayı önerir. Hastaya bunun uygulanabilir görünüp görünmediğini sormak, bir ruh sağlığı uzmanı tarafından ele alınması gereken temel sorunları ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir. Hastanın özellikle arkadaşlarıyla, evde veya işte herhangi bir şeyden rahatsız olup olmadığı sorularak daha derinlemesine sorgulama yapılabilir. Genel olarak, psikolojik değerlendirme veya rehberlik için bir sevk belirtilirse, odyoloğun zor yaşam durumlarıyla başa çıkmada bir uzmanla konuşmanın faydalı olabileceğine inandığını belirten bir güvenle sevk yapılmalıdır. Bu noktada, odyolojinin bir bilimden çok bir sanat olarak uygulanması gerekir.
Katz, J., Chasin, M., English, K. M., Hood, L. J., & Tillery, K. L. (Eds.). (2015). Handbook of clinical audiology (Vol. 7). Philadelphia, PA: Wolters Kluwer Health. Ss627-628